Şimdi irfan vaktidir,
Takvaya hâcet kalmadı
Zevk-i vicdan vaktidir,
Feryada hâcet kalmadı.
Ehli vahdetten alanlar
İlmi tevhid dersini
Gizli irfan buldular,
Fetvaya hâcet kalmadı.
Hamdülillâh sofiya
Aydık müsemmadan haber
Zâtı mazhardır gönül
Esmâya hâcet kalmadı.
Etti şems-i ehadiyet
Burc-u vahdetten tulû
Leyl-i firkat zâli oldu
Ay’a hâcet kalmadı.
Hakk’ın feyzi âleme
Düpdüzdür anlar isen,
Bu görünen mevcudat
Bir yüzdür anlar isen
Enbiyânın geldiği,
Dört kitabın indiği,
Her lisanın dediği,
Bir sözdür anlar isen.
Hak vechini görmeye
Gözü dönmüş Âdeme
Bu âyinede âlem
Bir tozdur anlar isen.
GAYBÎ
Ol bir ile bir oldu
Cümle âleme dolan
Böyle sultanlık kılan
Kulluk kılası değil
Erişmeyen vahdete
Vahdetteki lezzete
Girerse de cennete
Lezzet bulası değil
Dost iline girmeyen
Varın dosta vermeyen
Hakk’ı burda görmeyen
Yarın göresi değil!..
İkiliği silmeyen
Hakk’ı burda bulmayan
Gaybi kendin bilmeyen
Rabbin bilesi değil.
GAYBÎ
Hak nazar etse kuluna
Kendözünü üryan görür,
Mânâ yüzünden ol kişi
Kendözünü hayran görür.
Eğer âbid eğer zahid
Bu tevhidi anlamazlar
Dost Zâtına mazhar düşen,
Kendözünü insan görür.
Şeş cihetin perdesinden,
Geçen ârif söyler bunu.
Bu menzile erşenlere,
Kendözünü umman görür.
Aşk ile başım hoşdürür,
Kande varsam yoldaş dürür.
Yıl on iki ay sarhoş dürür
Aşk meyin içti canımız.
Mûti olduk aşk hâline
Bakmadık dünya malına
Girdik erenler yoluna
Dürüst oldu imanımız.
GAYBÎ
Düşü düşüp aldanma
Kendin hayrete salma
Hakk’tan gayrı ne vardır
Tâbire muhtaç ola?
Sana âlem görünen
Hakikatte Allâh’tır!
Allâh birdir vAllâhi
Sanmaki birkaç ola!
Bu sözlerin meâli
Kişi kendin bilmektir
Kendi kendin bilene
Hakikat mir’âc ola
“Hak” denilen özündür!
Özündeki sözündür
Gaybi özün bilene
Rubûbiyet tâc ola!
GAYBÎ